5 Ocak 2011 Çarşamba

Yil-basima gelenler

2010 hakikatten benim yilimdi diyebiliriz. (son birkac ayı saymazsak tabi) ama kapanis guzel olmadi. Uzun etmeyelim, basima neler geldi yzayim...

LASTİK PATLAMASI : Hemen eve gidip dinleneyim, enerji toplayayim diye taksiye bindim. BJK tikalidir abi diyen taksiciye uydum ve Teşvikiye'den gitmeye karar verdim... Aptal ben, City's otoparkinin onunden gececegimizi hesaplayamadigimdan yuruyerek kaybedecegim zamani coktan kaybetmistim. Sizlanmalarima dayamamayan taksici lastiklerini feda edip kapanin uzerinden gecmeye calisti ve supriiiz :) Artik lastigi patlamis bir taksinin icindeydim... Taksiciye şoklar içerisinde bakakaldım.. Aptallık resmen! Parasini verip ineyim demistim, sonucta yilbasi arifesiydi ve tamamen şöförün salaklığıydı... ancak sofor "abi senin yüzünden bu yola girdim, bari lastigin parasini ver" tribini tamamen yoksaymami sindirememiş olsa gerek ki beddua etti sanirim. Senin de biseyin patlasin dediğini duyar gibi oldum... Neyse, artik inmistim taksiden ve GPS sinyalini bekliyordum. En kestirme yoldan eve ulasayim diye aval aval sinyal beklerken bir piyango bileti aldim... O sırada sinyali yakalamıştım ve sevinçle eve dogru yuruyordum.. O sırada yeni tanıştığım bir arkadaşım aradı ve;

-Akşam napıyorsun?
-SPICAA diye bir yere gidicem, ortak bir arkadaşımız sahneye çıkacak..
-Aaa hadi ya, yer var mı, ben de geleyim madem birlikte gideriz...
-Olur tabi süper olur... Bana 3 kişilik yer ayırtmıştı, yer sorun değil...
-O zaman ben bi arkadaşımı daha getireyim 3 kişi oluruz.. 
-Okey, BJK otobüs duraklarından arabayla al beni.
-Tamam, görüşürüz...

Yani göreceğiniz gibi bana katılmak tamamen arkadaşımın fikriydi..

Yaşasın çöpe atılmamış miller
tenekesi :D
SU DAMLASI BİRİKTİRİCİ 2010bttm: Kendime hafif bir icki hazirladim ve yatagima öylece uzandım, hem dinleniyor hem muzik dinliyordum... Bu gece uzun zaman önce planlanmıştı ve hiçbir şey beni durduramazdi... Evden cikma saati gelmek üzereyken hazirlanmam gerektigini fark ettim ve kendimi dosdogru dusa attim... O sırada müzik sesinde sanki bir hışırtı var gibiydi... Suyu kapatip sesi dinledim... Evet hisirti vardi... Ama hisirti zamanla şırıltıya dönüştü... Birden banyo kapısının altindan su gelmeye basladi... Evet, koridordan gecen boru catlamis, suyu kapatinca borudaki basınç arttığından bir fıskiye edasıyla tavana kadar fiskiriyordu... Aman tanrimdi... Az daha o "kılıksızlıkla" yaldır yaldır apartmana firlayacaktim, ancak son anda bornozu akil edip suyu kapatmak icin apartmana firladim... Koridor, bir kuğunun rahatlıkla yaşayabileceği bir gölet olmuştu resmen... Döşemeye basınca halen VIRŞK  yapıyor... Neyse, koridordaki suyu çekpas ve vileda yardimi ile defettikten sonra muhteşem yontemlerimle geceyi gecistirecek bir icat geliştirdim. Bira kutusu kullanarak su damlasi biriktirici 2010bttm.. Havlular bilmemneler ve düzenek hazırlandı... Giyindim ve ciktim... Gec kalmistimdi ama olsundu.... Çunku programa gidecektim ve Akaretler ile Ortaköy cok yakindi... Arkadaşım gelmiş, beni bekliyordu. Fırladım evden...

Buzun altına doğru dikkatli
 bakılsın lütfen.. 
TATLIM BANA YARDIM EDER MISIN : Sarisin orta yaşlı güzelce bir kadın, tüm Akaretler trafiğini tek başına tıkamayı başarmış, park etmeye çalışıyor, fakat bir türlü beceremiyordu. Yolun başından görebiliyordum. Yanından onlarca erkek geçmesine rağmen, herhalde tiplerini beğenmedi ki, ben geçerken "ayy tatlım bana yardım eder misin, park edemiyoruum" dedi. E ayı değiliz, ettik... Hatta indi arabadan, ben hemencik park ediverdim. Bu akşam napıyorsun ? Var mı bir planın? Biz evde toplanıcaz gelsene... Yıldırımlar çaktı... Boynundaki o şişliği farketmemiştim... Adem elması! Sadece erkeklerde olur!  Bu kadar aşırı giyim ve aşırı makyajın nedenini şimdi anlamıştım... Nasıl indim nasıl kapıyı kapattım ve teşekkür ettim bilmiyorum ama hepsi 1ms içinde gerçekleşti sanırım... Yine arkadaşıma doğru yollardaydım, 2 dakika sonra arabadaydık artık...

BEŞİKTAŞ - ORTAKÖY ARASI : Ortaköy SPICAA denen "harikulade" yere doğru yola çıkmıştık. Sahne alan arkadaşımla çok samimi olduğumuzdan, rezervasyon yaptırmadan 2 arkadaşımı da getirebilecektim. Yani sanatçı kadrosundan faydalanarak eğlenecektik... Neyse, artık arabadaydık. Ama Çırağan caddesi trafiğini az buçuk kestirebildiğimiz için bir çakallık yapalım ve yukarıdan dolaşalım dedik.  İyi de demişiz, zira yollar felçti.. Tam 1 saattir yoldaydık ve ortadan girmemize rağmen halen ulaşamamıştık. Neyse dedik az kaldı az kaldı az kaldı veeeee...

O da nesi, havai fişekler atılıyor, insanlar çıldırmış gibi korna çalıyordu... 2011... Ve evet, biz arabadaydık, bende zerre alkol yoktu...Ne yani tüm yılı ayık mı geçiricem? 

Açılışta DRAG QUEEN varmış. 
SPICAA: Canhıraş bir şekilde arabayı otoparka koyduktan sonra haldur huldur mekana doğru koşturduk... Sahneye çıkacak olan ses sanatçısı arkadaşımın söylediğine ve webde gezinen haberlere göre, oldukça güzel bir mekan imiş SPICAA...Talep ettikleri paraya bakılırsa da bir Hilton'dan geri kalır yanları yoktu... Facebooktaki event sayfasında da epey dolu bir mönü ve seçenekler sunuyorlardı. Mekan fotoları da gayet güzeldi... İçeri girerken üzerimi arayan arkadaş her yerimi elledikten sonra artık içerideydik... Vestiyerde yer kalmamış (!) olduğundan montlarımızla girdik içeri... Neyse, bi yere yığarız artık diyerek..

ARTIK İÇERİDEYDİK : Kapısının camından bakınca, hmm fena değil diye düşünmüştüm... Ama yanılmışım... Herkes sanki müzik çalmıyormuşcasına malak gibi oturmuş ööyle içki içiyordu... Ben otobüs durağında bile arkadaşlarıyla eğlenme potansiyeline sahip olduğumdan çok umursamadım diğerlerini... Ama bize gösterdikleri masayı görünce yıkılıverdim.. Dandikten bir bar masasıydı... Neresine o tabaklar konulacak? Hadi adam başı bir tane olsa neyse de, etrafında zaten 7 kişi var. 3 de biz.. 10 eder. Bu muydu SPICAA? İçerisi zaten pavyon gibi... Allahım! Yıl artık 2011 ve girdiğimiz mekana bak... Halen NEYSE diyebiliyorken ödemeyi peşin yapmamız gerektiğini söyleyen eleman geldi veee... HÖST dedirtti... %100 zam yapılmıştı fiyatlara ve fındık fıstık yiyip, dandikten votka içmek için veremezdik o parayı adam başı... Ne yaptık biliyor musunuz? Hiçbir şey demeden çıktık ordan. Evet, çıktık.. Saat 12:30 sularında Ortaköy sokaklarında taksi kovalıyorduk Nişantaşı'na gitmek için... Yalvar yakar, ama kimse almadı tabi... Biz de toplu taşımacılık kullandık.. Evet.. OTOBÜS! Elimde bira şişesiyle otobüsteydik... Tabi, mahalle baskısından dolayı şişeye eldivenimi geçirdim. Eldiveni şişenin üzerine geçirince yok oldu sanki.. Aptallar! 

Artık gerisini anlatamayacağım... Yemin ederim yine içim şişti...  (Daha devamı da var yani...)

Ve sen benimle ortak arkadaşımızın programına gelmeyi isteyen arkadaşım... 2011'e girerken benle olmanı ben istemedim, sen tercih ettin :D Lütfen daha fazla beni suçlama :)

Yalan mı ama yani :)

Veee 2010 böyle bitti. (2011 böyle başladı demek istemiyorum:S)
Published with Blogger-droid v1.6.5

1 yorum:

Fotolar

Camera is a responsive/adaptive slideshow. Try to resize the browser window
It uses a light version of jQuery mobile, navigate the slides by swiping with your fingers
It's completely free (even though a donation is appreciated)
Camera slideshow provides many options to customize your project as more as possible
It supports captions, HTML elements and videos.