26 Haziran 2011 Pazar

Aspirin ile temizlik.

Çalıştığım yerdeki temizlik elemanları ile muabbetim oldukça iyi. 

Kendilerini annemmişler gibi değerlendirmemi istiyorlar. Sen gurbettesin oğlum biz de senin annen sayılırız modundalar.

Çok candan ve hakiki kadınlar.

E tabi tecrübelerinden faydalanmak da lazım. Ustalıklarından da...

Mesela temizlik ile ilgili her türlü sorumu sorabiliyorum kendilerine.

Çok pratikleşti herşey onlara sorular sorup şaşırtan cevaplar almaya başladığımdan bu yana.

Mesela, duşakabini en güzel nasıl temizlerim dediğimde aldığım cevap...


  • Aspirinle.
  • Nasıl yani ? Bildiğimiz aspirin mi adı ?
  • Hee yavrum, heryerde satılıyor.
  • Aspirin. Alla alla... İlaç olan mı ? 
  • Ay evet aaa, nesine şaşırdıysan...
  • E nasıl yapıcam.
  • Alıcan aspirini sürücen köşelere falan. 
  • E sonra?
  • Beklet biraz, köpürsün kabarsın sonra su tut gider zaten.
  • Aaa iyiymiş akşama alayım da yapayım.
Saftirik ben, eczaneye gidip 3 kutu sandoz aspirini alıp duşakabinin köşelerine sürtüp öyle beklettim birkaç dakika. Sonra da su tuttum. 

Temizlik elemanının bahsettiği bu olamazdı. Yeterli temizliği sağlayamamıştım.

Ama başından beri bir yanlışlık olduğunu biliyordum.

Ertesi gün anlattığımda kadın nefessiz kaldı gülmekten. 

Meğer şundan bahsediyormuş.
Ama benim asıl mesleğim fen ve teknoloji ile ilgili olduğundan şöyle düşündüm:

Şimdi aspirinin (İlaç olan) içerisinde salisilik asit denen bir madde var. Asit sonuçta. Kadın da dediyse bir bildiği vardır. O kadar emin ve kesin konuşuyordu ki. 

Aspiriiiin aall... Aspirinle temizleeeee...

Aynı zamanda efervesan (köpüren - gazoz gibi olan) tabletler de fışırdadığından heralde iyi temizler diye düşünmüştüm.

Ver ettim sürdüm her yere aspirin.

Ama ben sordum ilaç olan mı diye. Onlara göre temizlik malzemeleri de ilaç olduğundan onayladı tabi.

Ama tabi sonucu tahmin edebiliyorsunuzdur.

Artık çok sağlıklı bir banyom var. 




Köyden Şehre İneli Tam 1 Yıl Oldu

24 Haziran 2010... 

Bihterli dizinin son bölümü başlamak üzere. Ev arkadaşı olacağım arkadaşımın evine gitmek üzere taksideyim. Kocaman valizim.

Tam "Hello Adana, ne var ne yok orda" modu yani. 

Tamam abarttık azıcık. Neyse,

Dizinin müdavimi olan arkadaşımın evine girdim ve öylece dizinin sonuna kadar izledik. Bihterin "nihayet" ölmesiyle birlikte hoşgeldin beş gittin işte burası odan vs vs...

10 Temmuzda bir arkadaşının doğum gününe gitmiştik, karaoke partisi vardı. Eğlendik şarkılar söyledik falan... Ev arkadaşımın sesi oldukça güzeldi  ve kendisi müzik konusunda bol bilgili bir insan. Şarkılar söylenirken "sosyal ağlardan birinden" tanışmak üzere olduğum kişi ile mesajlaşmam sürdü uzadı gülüşüldü mesajlarla. Ertesi gün yemek yemek üzere sözleştik. O pişirecekti.

Daha gözü açılmamış bir serçeydim İstanbuld'da (yersen).

Bu arada artık işe başlamıştım ve her gün 4 saatimi yollarda otobüslerde geçiriyordum ve bu beni içten içe yiyordu. Ama bazı akşamlar da yemekli arkadaşımda kalıyordum ki çok eğleniyorduk. Detaya girmiycem.

Gel zaman git zaman 1 sene olmuş bak :) Dün gibi aklımda eve girdiğimde kedinin bana tıslaması, arkadaşımın "Bihter ölünce" iki eli ile ağzını kapatıp ağlaması....

Tecrübelerimi paylaşayım ki çoğalsın...

1- Deveye diken insana *iken. Acı ama gerçek. Tüm ilişkileri gözlemlediğimde net bir şekilde anlıyorum. 

2-Çok fazla mütevazi olmamakta fayda var, insanlar hadlerini kaybetmekte çok başarılılar ve bu konuda bir "foton"a bile parmak ısırtabilecek derecede hızlılar.  Dahası birbirleriyle amansız bir yarış içindeler.

3-Çamur at izi kalsın artık yetersiz bir söylem. Üzerine sıç kokusu kalsın daha güçlü ve daha kullanılası bence.

4- En çok dedikoduyu kesinlikle erkekler ve erkeksiler yapıyor.

5- Bir insanın seninle ilgili bilgi edinmesi veya seni "tanıması" için seninle tanışması gerekmiyor. O veya bu seni zaten anlatıyor.

5- "Fark ettirmeden kendinden soğuttunu" düşünen insanlar var. Gayet farkediliyor canım, o kadarını yemiyoruz.

6- "İki kere 5 yazmış salak" gibi "cin göz" olmayı maharet sayanlar var. Gerçekten. Belki sen bile...

7- Büyük konuşmamak gerek. Asla kelimesini de hiç kullanmamalı. (Asla asla demem mevzusu yani.)

8- İdealizm bir yere kadar. Çalıştığın işten mutlu değilsen değiştir. Kovulana kadar bekleme. Alternatiflerini değerlendir.

9- Kesin yaparım diyene inanma, kesin yapmaz. 

10- "Canımsın yaa" diyenden kaç. Arkana bile bakma..

11- Moda diye saçma salak kıyafet giyip de "atlet üzeri ceketi" yutturmaya çalışanlar var. 

12- Kibir bir canavar gibi beklemiyor pusuda, artık harekete geçmiş saldırgan... 

13- Had ne kadar çabuk kaybediliyorsa şer de o kadar çabuk geliyor, Eklemeliydim..

14- Yeni yıla nasıl girersen öyle geçer muhabbeti biraz gerçek galiba. Halen canım sıkılıyor.

15- Seninle güzel vakit geçiriyorum, görüşelim derlerse de inanma. Hep son anda işleri çıkar.

16- Eğlenceli insan ol ama insanların eğlencesi olma. 

17- Biraz bencil olmayı becer, beceremiyorsan şikayet etme. Daha fazla çaba göster. SONUÇ OLARAK BENCİL OL!

18- Çok yoğun çalışıyor olmanızdan dolayı arkadaşlarınızın düzenlediği sosyal etkinliklere katılamıyor olabilirsiniz. Bu durumda etkinliği düzenleyen arkadaşınız "sen çalış afganlı işçiler gibi" diyor, katılamamış olmanın verdiği mutsuzluğunuzu pekiştiriyorsa sadece siktir edin kendisini. 

19 -"Stylish" olmak için tunik giyemem. Kot pantolonun adı da kot pantolon... Jean demem!

20- Beğendiğiniz kişinin arkadaşı tarafından "Onu istiyorsan COOL olmalısın" denilebilir. Kimse için "mış" gibi olamıyorum onu anladım...

21- Cool değilim... 

22- Yapay zeka, doğal aptallık üzerinde bir etki gösteremiyor. 

23- Çok kullanılan yerli olmayan bir portal Türkçe'ye çevirildiği zaman inanılmaz şekilde bir kitlesel değişim söz konusu oluyor. Akıl sır ermez bir durum.

24- Demet Akalın gerçekten var.

25- Bırı canını sıktıgında somurtman ıcın 42 kas calısması gerekıyormus.elını kaldırıp bır tane yapıstırdıgında 4 kas yetıyo..bunu bıl yeter....

26- İkizler burcu insanlarına karşı nedense feci bir töleransım var. Ve yine ne hikmetse hep de karşıma onlar çıkıyor.. Sizi anlıyorum ikizlerler...

27-Söz vermek göt vermeye benzemez kelimesi de artık yetersiz. Zira ikincisini artık herkes ulu orta veriyor. Bir anlamı yok yani.

28- Sinan Akçıl'a 'şarkı söyle' diyenle, Ajdar'a 'hiperstar' diyen aynıdır benim gözümde .

29- Güneş'in altında, içi boş bozuk CD bile parlıyor. Aldanmayın insanların dış görünüşüne...

30- "Ben senin saf halini seviyordum." diyorsa da iyice bi düşüb. Türkçe meali : "oh ne güzel oynatıyordum seni parmağımda, artık yemiyorsun" olabilir. Emin olana kadar gözlem yap.

Hayatımın en güzel yazı idi :D

Ama bombok bitti.

Bu yaz çok çılgın planlarım var, yapabilirsem ne mutlu bana.


24 Haziran 2011 Cuma

Hocam, Merhaba...

Hocam merhaba...

Uzun zamandır sizden çekindiğimden dolayı sizinle irtibata geçmiyordum ancak az önce fark ettim ki, sizden değil, düşüncelerimle yüzleşmekten çekiniyormuşum. Dolayısıyla, benden yana bir beklentinizin olduğunu (en azından önceden vardı biliyorum) bildiğimden ötürü böyle bir posta atma gereğini hissettim.

9 ay öncesine kadar öğretmenlik yaparak ve özel ders vererek ancak borçlarımı kapatabilecek kadar para kazanıyordum. Sizinle de sürekli bu konu hakkında konuşuyorduk. Hatta azmine hayranım derdiniz hep. Onca saat dershaneden sonra gece yarısı saat 22:00 sularına kadar ders anlattığımı duyduğunuzda oldukça şaşırmıştınız.  Açıkçası çocuklarla birlikte zaman geçirmekten ve onların bana olan minnettarlığını görmekten oldukça keyif alıyordum.

Hatta şimdi yine öğretmenlik yapsam yine alırım.

3 yıllık öğretmenlik hayatımda, kâh bedava çalıştım, kâh yol parasına... Kısacası sırf taşın altına elimi sokmak adına, didindim durdum. Hatta beni yüksek lisansa kabul ederken de şu konuşma geçmişti:
- Neden bu alanda yüksek lisans yapmak istiyorsun?-Hocam, herkes şikayet eder, farklı olanlar bir şeyler yapmaya başlarlar. Ben bu konuda farklı olduğumu düşünüyorum ve taşın altına elimi sokmaya hazırım.
Gözünüz dolmuştu söylediğinize göre. Ben tam hatırlayamıyorum gözlerinizin doluluk oranını çünkü epey heyecanlıydım o sıra. Neyse...

Şimdi İstanbul'dayım.  Hatta ben buraya gelirken de oldukça sevinmiştiniz. Eğitimle ilgili bir projede anahtar bir rol oynamaktaydım.

Ama görünüşe bakılırsa anahtarın işi kilit açılana kadarmış. Onca eziyetle ve ailemden utana sıkıla aldığım destekle bir şekilde burada yaşamaya ve "eğitim projesiyle ilgilenmeye" devam ettim ve proje sona yaklaşınca benim de sonum yaklaşmış oldu ve o işi bırakmak zorunda kaldım.

Aslında çok daha farklı bir durum var da, anlatmayayım keyfiniz iyice kaçmasın.

Uzun etmeyeyim de şunu söyleyeyim...

İyi ki araştırma görevlisi olmamışım...

Ve iyi ki yüksek lisans yapmışım. Her ne kadar önümüzdeki ayın 11'ine yetiştirmeyecek de olsam, bence benim öz gelişimim için daha faydalı bir şey olamazdı diye düşünüyorum.

Peki ne zaman anladım bunu sizce?

Tez yazarken ve o araştırma görevliliği sınavına girdiğimde...

Öncelikle başladığım bir şeyi yarım bırakmayı sevmem hatta inatla tamamlamak isterim. Bu seferki tam tersine. Açıkçası tamamlamak istemiyorum. Çünkü, evet çok güzel bir simülasyon yazdım. Evet, devamı gelecek diye umut ediyordum ve hatta getirdim de, biliyorsunuz. Evet, uluslar arası kongrelerde sunum"lar" da yaptım. Ve evet bilgiye çok kısa zamanda istediğim yerden ulaşabiliyorum...

AMAA....

Hocam, eğitim bir sektör oldu ve artık bu sektör para kazandırmıyor ne yazık ki. Bırakın para kazandırmayı, kenara koymayı, ay sonundan korkuyor insan. Ne öğretmenlik yapmak istiyorum, ne de eğitim sektörünün herhangi bir yerinde olmak.

Ne ülkeyi kurtarmak ne de artık taşın altına elimi sokmak...

Ego tatmini ne yazık ki karın doyurmuyor.

Neyse, tüm bunlar bir yana, sanırım akademisyenlik bana göre değil. Bana karanlık ve kasvetli geliyor.

Dolayısıyla bana kattığınız ve kazandırdığınız her şey için size minnettarım.

İstanbul'a yolunuz düşerse lütfen bekliyorum, sizi misafir edip güzel bir yemeğe bekliyorum.

Fotolar

Camera is a responsive/adaptive slideshow. Try to resize the browser window
It uses a light version of jQuery mobile, navigate the slides by swiping with your fingers
It's completely free (even though a donation is appreciated)
Camera slideshow provides many options to customize your project as more as possible
It supports captions, HTML elements and videos.