24 Haziran 2011 Cuma

Hocam, Merhaba...

Hocam merhaba...

Uzun zamandır sizden çekindiğimden dolayı sizinle irtibata geçmiyordum ancak az önce fark ettim ki, sizden değil, düşüncelerimle yüzleşmekten çekiniyormuşum. Dolayısıyla, benden yana bir beklentinizin olduğunu (en azından önceden vardı biliyorum) bildiğimden ötürü böyle bir posta atma gereğini hissettim.

9 ay öncesine kadar öğretmenlik yaparak ve özel ders vererek ancak borçlarımı kapatabilecek kadar para kazanıyordum. Sizinle de sürekli bu konu hakkında konuşuyorduk. Hatta azmine hayranım derdiniz hep. Onca saat dershaneden sonra gece yarısı saat 22:00 sularına kadar ders anlattığımı duyduğunuzda oldukça şaşırmıştınız.  Açıkçası çocuklarla birlikte zaman geçirmekten ve onların bana olan minnettarlığını görmekten oldukça keyif alıyordum.

Hatta şimdi yine öğretmenlik yapsam yine alırım.

3 yıllık öğretmenlik hayatımda, kâh bedava çalıştım, kâh yol parasına... Kısacası sırf taşın altına elimi sokmak adına, didindim durdum. Hatta beni yüksek lisansa kabul ederken de şu konuşma geçmişti:
- Neden bu alanda yüksek lisans yapmak istiyorsun?-Hocam, herkes şikayet eder, farklı olanlar bir şeyler yapmaya başlarlar. Ben bu konuda farklı olduğumu düşünüyorum ve taşın altına elimi sokmaya hazırım.
Gözünüz dolmuştu söylediğinize göre. Ben tam hatırlayamıyorum gözlerinizin doluluk oranını çünkü epey heyecanlıydım o sıra. Neyse...

Şimdi İstanbul'dayım.  Hatta ben buraya gelirken de oldukça sevinmiştiniz. Eğitimle ilgili bir projede anahtar bir rol oynamaktaydım.

Ama görünüşe bakılırsa anahtarın işi kilit açılana kadarmış. Onca eziyetle ve ailemden utana sıkıla aldığım destekle bir şekilde burada yaşamaya ve "eğitim projesiyle ilgilenmeye" devam ettim ve proje sona yaklaşınca benim de sonum yaklaşmış oldu ve o işi bırakmak zorunda kaldım.

Aslında çok daha farklı bir durum var da, anlatmayayım keyfiniz iyice kaçmasın.

Uzun etmeyeyim de şunu söyleyeyim...

İyi ki araştırma görevlisi olmamışım...

Ve iyi ki yüksek lisans yapmışım. Her ne kadar önümüzdeki ayın 11'ine yetiştirmeyecek de olsam, bence benim öz gelişimim için daha faydalı bir şey olamazdı diye düşünüyorum.

Peki ne zaman anladım bunu sizce?

Tez yazarken ve o araştırma görevliliği sınavına girdiğimde...

Öncelikle başladığım bir şeyi yarım bırakmayı sevmem hatta inatla tamamlamak isterim. Bu seferki tam tersine. Açıkçası tamamlamak istemiyorum. Çünkü, evet çok güzel bir simülasyon yazdım. Evet, devamı gelecek diye umut ediyordum ve hatta getirdim de, biliyorsunuz. Evet, uluslar arası kongrelerde sunum"lar" da yaptım. Ve evet bilgiye çok kısa zamanda istediğim yerden ulaşabiliyorum...

AMAA....

Hocam, eğitim bir sektör oldu ve artık bu sektör para kazandırmıyor ne yazık ki. Bırakın para kazandırmayı, kenara koymayı, ay sonundan korkuyor insan. Ne öğretmenlik yapmak istiyorum, ne de eğitim sektörünün herhangi bir yerinde olmak.

Ne ülkeyi kurtarmak ne de artık taşın altına elimi sokmak...

Ego tatmini ne yazık ki karın doyurmuyor.

Neyse, tüm bunlar bir yana, sanırım akademisyenlik bana göre değil. Bana karanlık ve kasvetli geliyor.

Dolayısıyla bana kattığınız ve kazandırdığınız her şey için size minnettarım.

İstanbul'a yolunuz düşerse lütfen bekliyorum, sizi misafir edip güzel bir yemeğe bekliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Fotolar

Camera is a responsive/adaptive slideshow. Try to resize the browser window
It uses a light version of jQuery mobile, navigate the slides by swiping with your fingers
It's completely free (even though a donation is appreciated)
Camera slideshow provides many options to customize your project as more as possible
It supports captions, HTML elements and videos.