30 Nisan 2011 Cumartesi

Akademi mi ? Geçiceksin...

Yüksel lisans yapıp eğitimde çığır açmayı planlamıştım. Oysa ne de hevesliydim. Ta ki tez yazma tırıvısına kadar...

Tüm çalışmaları yaptım.

Simülasyon oluşturdum... Hatta kendi kendime "ActionScript 3.0" öğrendim evde ve hakikaten dişe dokunur bi simülasyon oluşturdum.

Makalesini yazdım yayınlandı.. Hem de uluslararası yani...

Hani şu "Ayy valla bi kabul etseler yav şu uluslararası makalemi de doktorayı bitirebilsem" diye ağlayan akademisyenlerin isteyip de yapamadığı şey...

Yaptım...

Övgüler aldım... Uluslararası kongrelerde sundum... Hatta vıyır vıyır konuşan uzak doğulu bir akademisyenden "gel seni götüreyim, bizim üniversitemizde kaynak ayıralım" teklifini bile aldım. Ama gitmedim. Yine de vatanım dedim. Öünkü Nihat Doğan'ın yüzünü kara çıkaramazdım. (Ya da börtü böcek yiyerek  nereye kadar diye de düşünmüş olabilirim.)

Pilot uygulamalar, okullarla anlaşmalar, akıllı tahta, bilgisayar sınıfları, öğrenciler,öğretmenlere eğitimler, ses kaydı, video kaydı, yazılı gözlem..

Veriler toplandı, incelendi, hesaplamalar yapıldı, grafikleri çıkarıldı, yorumlandı, onaylar alındı...

Tanrım! Daha neler neler!

Sonunda geldi tez yazmaya...

Derken Istanbul'a yine bu eğitim simülasyonlarıyla ilgili bir projeyi bahane ederek yerleştim ve Istanbul'da çalışmaya başladım.

Çok az bir maaşla geçindim ettim vs.. (Tabi eğlencemden de geri kalmadım yani.. Lütfen.!!)

Bu sırada çok sevgili tez danışmanım ile arada sırada ne nasıl olur tarzında görüşmelere devam ediyordum. Mesela, 4 ayda 2 kez mail ve 3-4 kez de telefon görüşmesi gibi.

Ancak git gide zaman daralıyordu ve benim artık tezimi oluşturmam gerekiyordu.

Birşeyler oluşturdum da...

Ama beğenmedi.

Niye?

Çok az alıntı yapmışım.....

E normal olması gereken de bu değil mi ?

Bilgisayarlı eğitim yeni trend ve klasik yöntemlerden daha etkili. LAboratuvarda bile gözlemleyemediğin değişikliklikleri ve olayları simülasyonlar sayesinde gözlemleyebiliyorsun..

Şimdi bunu pekiştirmek için bin tane kaynaktan faydalanmaya ne gerek var?

Ha Hasan kel, ha kel Hasan...

Uslubum yanlışmış...

Sanarsın "Abi biz bi deney yaptık, sıpalar bu aralar delirmiş gibi pc kullanıyolar, işte biz de bunu görüp dedik ki, madem bunlar tüm gün bokunu çıkarana kadar bilgisayar başındalar, biz de ver ettik simülasyonu. Enayiler hem oynasınlar hem de farkında olmadan bi iki bişey öğrenirler." yazdım...

Neyse, istediği gibi yaptık.

Çok kısa dedi..

Dedim hocam yazıcak bişey yok. Bunlar bulgular, kastım kendimi 1 sayfa yaptım, bunlar şunlar vs vs vs...

Az alıntı yapmışım..

Tamam dedik.

Aldım makalelerden çatır çatır kopyaladım Türkçe'ye çevirdim, yapıştırdım. Çevrilmiş olanları da aynen yapıştırdım...

Beğendi.

İnanbiliyor musunuz!!! Benim tezimi ben başkalarının cümleleriyle ifade ettiğim zaman onaylandım!

Şaka değildi bu.

Kime sorsam, "evet heralde, ordan burdan kopyalayacaksın işte" dedi...

HÖST ARTIK!

Ulan madem öyleydi de ben neden o kadar uğraştım? Deli mi .ikti beni. Benim çalışmam budur. Yersen..

Deme şansım olmadığından tezimi yazmıyorum.

Bir nevi reddettim.

Şu an için umrumda değil yüksek lisans da tez de... İyi ki akademisyen olmamışım. Yoksa hayatım içinden çıkılmaz ve sıkıcı bir hal alacaktı diye düşünüyorum şimdi. Hele bir de şu haberi görünce iyice içim rahatladı.


TV8 Ana Haber’in iddiasına göre Demir’in profesörlüğü için 28 Aralık 1994 tarihinde İTÜ Makine Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölümü Tekstil Bilimleri Ana Bilim Dalı’ndaki 5 akademisyenden 4’ü olumsuz görüş bildirdi. Bir raportör şöyle dedi: “Doç. Dr. Ali Demir’in talip olduğu Tekstil Bilimleri Ana Bilim Dalı’nın gerektirdiği ve bu alanda teknisyen seviyesinde çalışanların dahi bilmesi gereken temel bilgileri edinmediği, yayınlarının incelenmesinden ve bilhassa 40’ncı yayınından anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu kadroyla ilgili profesörlüğe yükseltilmesi ve tayini hiç uygun değildir.” Bir akademisyenin raporu da şöyle: “Yayınların içeriği incelendiğinde Doç. Dr. Ali Demir’in doktorasından sonra temel bilgi edinme gayreti içinde bulunmadığı anlaşılmaktadır. Çünkü yayınlarının teker teker değerlendirildiği paragraflar dikkatle okunduğunda sürekli olarak kendi kendini tekrarladığı hemen görülür. 10 bölümlük doktorasını yaklaşık 34 yayın haline getirmiştir.” Üniversite yönetiminin, bu olumsuz görüşlere rağmen Ali Demir’i profesörlüğe yükseltip boş bulunan kadroya atamasını yaptığı belirtildi.

12 yılda profesör oldu

Prof. Demir, makine mühendisi. Yüksek lisans çalışması ve Londra’da Loughborough Üniversitesi’nden aldığı doktorası makine mühendisliği üzerine. Doktor unvanını Aralık 1987’de aldı. Nisan 1988’de Tekstil Teknolojisi Ana Bilim Dalı’nda doçent oldu. Demir, akademik yolculuğunun 12’nci yılında profesör oldu.



CANIMSIN!

1 yorum:

  1. 12 yılda prof. olmak için bıyıkları bırakmak mı gerekiyor?
    +
    "böte'ciyim" deme???

    YanıtlaSil

Fotolar

Camera is a responsive/adaptive slideshow. Try to resize the browser window
It uses a light version of jQuery mobile, navigate the slides by swiping with your fingers
It's completely free (even though a donation is appreciated)
Camera slideshow provides many options to customize your project as more as possible
It supports captions, HTML elements and videos.